Canlı Yayın
Dinlediğini Paylaş

Gezgin ile Bezgin

                                                                              GEZGİN İLE BEZGİN

                                                                                  9.Bölüm - Mersin

Gezgin: Değerli dinleyiciler, geçen haftaki bölümümüzü dinleyenler hatırlayacaklardır.

Bezgin: Neyi?

Gezgin: Geçen hafta nerde olduğumuzu?

Bezgin: Adana’daydık ya. Niye lafı uzatıyorsun?

Gezgin: Girizgâh yapıyorum Bezgin. Ama girizgâhımı mahvettin!

Bezgin: Ha, öyle mi… Devam etsen sen o zaman.

Gezgin: Sağ ol Bezgin. Değerli Türkçenin Sesi Radyosu dinleyenleri, geçen hafta Adana’daydık. Şimdiyse Adana’ya 80 kilometre mesafede bulunan tantuni diyarı Mersin’deyiz. Gezgin ile Bezgin’in Mersin bölümüne hepiniz hoş geldiniz.

Bezgin: Sefalar getirdiniz.

Bezgin: Bu arada, tantuni diyarı derken…

Gezgin: Yani tantunisiyle ünlü demek istedim.

Bezgin: Anladım, anladım da o kısımlar, yani içinde yemek geçen bölümler benim, sana kaptırmaya da niyetim yok. Hem ben yemeklerden bahsederken kızıyorsun hem de kendin daha programın başında tantuni diyorsun. Bu bana yapılır mı be?

Gezgin: Ne biliyim Bezgin! Mersin deyince tantuni ilk akla gelenlerden…

Bezgin: İşte ben de onu soruyorum. Kız Kalesi varken, Anamur muzu varken, bici bici diye bir tatlı varken Mersin’de, neden tantuni ha! Sana soruyorum neden? Neden?.. Yoksa… karnın mı acıktı, hadi itiraf et.

Gezgin: Ha ha ha… Hiç güleceğim yoktu Bezgin. Nasıl da lafı yemek yemeye getirdin, şaşılacak şey doğrusu.

Bezgin: Senin ismin Gezgin olabilir ama ben de bugüne bugün gurme sayılırım.

Gezgin: Bundan sonra sana Gurme Bezgin diyeyim o zaman.

Bezgin: Gurme öyle dalgaya gelmez; bilgi, görgü, tecrübe gerekir.

Gezgin: Neyse, birbirimizle itişmekten programa başlayamayacağız. Madem ilk olarak Kız Kalesi’ni dile getirdin,  şu tekneye atlayıp gidelim. Teknede tarihinden bahsederken vardığımızda ben de yapısına değineyim, ne dersin?

Bezgin: Olur…

Gezgin: Bu arada Mersin’deyiz dedik ama Kız Kalesi’nin bulunduğu yer Mersin şehir merkezine 60 kilometre mesafede bulunuyor. Hadi tekneye binelim de anlatmaya başla sen.

Bezgin: Korikos sahilinin 200 metre açığında, kıyıdaki kaleye ise 500 metre mesafede bulunan küçük adacık üzerindeki kaleye Kız Kalesi denir. Bu civardaki ören yerlerinde pek kale, kilise, sarnıç, su kemeri, kaya mezarı, lahit ve taş döşemeli yol bulunmaktadır. Çünkü burası tarihi bir yer ve günümüze kalan pek çok tarihi eser var. Buraya kimler hâkim olmamış ki? Romalılardan Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar derin bir tarih yatıyor burada. Yapılan ilk kazılar buraya ilk yerleşimin milattan önce 4. yüzyıla ait olduğunu gösteriyor. Ünlü tarihçi Herodot, bu şehri Georges adında Kıbrıslı bir prensin kurduğunu yazar. Milattan sonra 72 yılında Roma hâkimiyetine giren Kızkalesi, 450 yıl Roma yönetiminde kalmış. Bu dönemde zeytincilikte büyük bir gelişme göstermiş ve zeytinyağı ihraç merkezi olmuş. Bizanslılar döneminde çevresi surlarla çevrilmiş. Daha sonra burası Selçukluların ve Kilikya Ermeni Krallığı'nın eline geçmiş. Burası aynı zamanda döneminin önemli bir ticaret limanı…

Gezgin: Karamanoğullarını unutma Bezgin?

Bezgin: İyi hatırlattın. 1448’de ise Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından yeniden imar edilmiş burası ve 1471'de ise Osmanlılar hâkim olmuşlar bu bölgeye.

Gezgin: Denizin ortasında bir kale... Ne kadar güzel değil mi?

Bezgin: Son yıllarda restore edilen ve büyük bölümü ayakta olan Kız Kalesi’nin kuzey ve güney uçları sekiz kuleyle korunuyor. Kalenin dış çevre uzunluğu yaklaşık 200 metre.

Gezgin: Biliyor musun Gezgin? Kız Kalesi ile sahilde gördüğümüz kale birbirine denizden bir yolla bağlı, denizden gelecek saldırılara karşı önlem almışlar.

Bezgin: E, böyle güzel toprakları kimse kaybetmek istemez tabii.

Gezgin: Kız Kalesi bugün Mersin turizminin sembolü haline gelmiş bir yer.

Bezgin: Peki insanlar buraya geldiklerinde sadece Kız Kalesi’ni görüp dönüyorlar mı? Yoksa başka yerler de var mı?

Gezgin: Olmaz mı Bezgin! Burada yerli ve yabacı turistlerin güvenle girebileceği biri 300 metre, diğeri de bin 200 metre uzunluğunda iki plaj var. Kız Kalesi, yerli ve yabancı turistlerin güvenle tatil yapabilecekleri çok güzel bir yer. Buranın tarihi, doğası, kaliteli otelleri, eğlence ve alışveriş merkezleri turistlere güzel bir tatil için pek çok imkân sunuyor. Ayrıca yaz sezonunda kasabada yapılan kültür, turizm ve spor faaliyetleri bölgeye canlılık getiriyor. Ayrıca burada bahsetmeden geçemeyeceğimiz birkaç eser daha var.

Bezgin: Nedir onlar?

Gezgin: Büyük Kilise’ye giden taş döşeli Kutsal Yol'da, yol boyunca dizilmiş irili ufaklı lahitler görenleri hayrete düşürür. Bir de Adamkayalar var. Kız Kalesi'nin 10 kilometre kuzeyinde yer alan vadinin yükselen kayalık yamacına oyulmuş insan kabartmalarından bahsediyorum. Dönemin yönetici ve soylularını simgeleyen kabartmalardaki figürlerde, kimi elinde üzüm salkımı, kimi kanepeye uzanmış haldedir. Roma döneminden kalma toplam 13 tablodan oluşan Adamkayalar, Şeytanderesi'ne hakim bir yerdedir.

Bezgin: Ben şuradaki kayanın üzerine oturup bekleyeyim de sen kalenin içini bir dolaş gel istersen Gezgin?

Gezgin: Peki Bezgin, ama ben bir saatten önce gelemem bilgin olsun.

Bezgin: Neden içinde lokanta mı var?

Gezgin: Evet, bir nevi lokanta da sayılabilir. Zihnimi doyuracak kadar tarih var, daha ne olsun.

Bezgin: Şöyle yapalım o zaman Gezgin, dinleyicilerimiz bir Mersin türküsü dinlesinler, biz de içeriyi birlikte gezelim.

Gezgin: Sonra da Cennet ve Cehennem’e gideriz ha, ne dersin?

Bezgin: Gezgin… Gezgin… Ne! Cehennem mi? Yürüyerek gidiliyor mu öyle? Ne işimiz var cehennemde? Ben gitmek istemiyorum.

Bezgin: Nereye geldik?

Gezgin: Cehennem burası.

Bezgin: Ne diyorsun Gezgin? Of, ne kadar da uzaklaşmışız. Allah’ım hangi günahı işledim de buralara düştüm. Vah başıma gelenler, kendi ayağımla yürüdüm geldim cehenneme.

Gezgin: Sakin ol Bezgin. İşte bak şurası cehennem!

Bezgin: Gördüm ama burada ateş falan yok!

Gezgin: Dur Bezgin, daha hayattayız. Hem biz cennete gideceğiz inşallah. Mağaranın adı bu. Adını böyle derin bir çukur olduğu için Cehennem koymuşlar.

Bezgin: Öyle desene, korkuttun beni. Ohh…

Gezgin: Burada, türküsünü dinlediğimiz Silifke-Narlıkuyu yakınlarında bulunan, doğal yollarla oluşmuş iki mağara bulunuyor. Her yıl on binlerce turistin geldiği mağaralar farklı yapılarıyla dikkati çekerler. Bu iki mağara Cennet Çöküğü ve Cehennem Çukuru olarak adlandırılır. İkisi arasında 80 metre mesafe vardır. Kültür ve Turizm Bakanlığınca koruma altında olan bu iki mağara belli saatlerde gezilebiliyor. Hayret verici değil mi Bezgin?

Bezgin: Evet, gerçekten muazzam.

Gezgin: E, hadi o zaman biraz daha derinlere inelim. Akşam da gidelim bir tantuni yiyelim.

Bezgin: Hala tantuni diyor ya, yemek uzmanlık alanım benim Gezgin.

Gezgin: Tamam tamam. Yemeğe sen karar verirsin, ama artık süremiz bitti. Değerli dinleyicilerimiz yolunuz bir gün mersine düşerse bu güzel doğa harikasını gezmeyi unutmayın.

Bezgin: Haftaya başka bir ilimizde, başka bir güzellikte buluşmak üzere hoşça kalın.

 

PAYLAŞ
DEĞERLENDİRİN
YORUM YAP