Canlı Yayın
Dinlediğini Paylaş

Yeşil Dünyamız

Yeşil Dünyamız programımızdan bu hafta da merhaba sevgili dinleyiciler.

Bu hafta canlı yaşamı ve dünyanın doğal dengesi için gerekliliği tartışmasız olan su dünyasında bir gezinti yapacağız.

Kuşkusuz uygarlıkların gelişmesi kadar yok olması da suya bağlı. Tatlı su kaynaklarının potansiyeli değişmiyor; ama artan nüfus nedeniyle kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı azalıyor. “Su kaynaklarının hiçbir zaman tükenmeyeceği ve kalitesinin bozulmayacağı” fikri, insanoğlunun en büyük yanılgılarından biri. Bu yanılgıdan kurtulsak bile suyu korumanın yaşam tarzı haline dönüşememesi tehlikenin boyutlarını her geçen gün artırıyor.

Bu nedenle önce yer altı sularının önemine biraz göz atalım istiyoruz.

Yer altı suları, birçok önemli ekonomik ve sosyal işleve sahiptir. Topluma, şahıslara, tarıma ve sanayiye su temininde önemli bir kaynaktır. Bazı bölgelerde de nehir akışlarının ana kaynağını oluştururlar. Söylemeden geçmemek gerekir ki çoğu nehir uzun süren kuraklıkta veya kış aylarında yer altı sularından beslenemediklerinden kuruyor. Bununla birlikte ekosistemin çeşitliliği, sürdürülebilirliği ve canlılığı düşünüldüğünde vazgeçilmezliğini bir kere daha kanıtlıyor bize.

Yer altı sularını daha iyi anlayabilmemiz, yer altı sularının oluşumu ve hareketini anlamamıza bağlıdır. Gelin, yer altı sularının nasıl oluştuğuna bakalım: Damarlar ve nehirler şeklinde değil, kayaçların boşluklarını ve çatlaklarını dolduran şekildedir, tıpkı suyun süngerin boşluklarını doldurması gibi…

Yer altına süzülen su, ilk önce hava ve kısmen suyun yer aldığı doymamış bölgeden geçer. Bunun altında yer alan doymuş bölge ise tamamen su ile doludur. Bu su, yer altı suyu olarak adlandırılır.

Yer altı sularının kaynağı ise yağıştır. Yüzeye düşen yağış, zemini ıslatır ve yerçekiminin etkisi ile doymamış bölgeden geçerek aşağıya doğru hareket eder. Su seviyesi olarak adlandırılan doymuş bölgenin üst sınırına ulaştığında, su taşıyan tabakalarda depolanan yer altı sularını besler. 

Yer altı suları genel bir kural olarak alt kesimlerdeki tabakalara doğru hareket eder ve en sonunda nehirleri, gölleri ve kaynakları besler.

Dolayısıyla doğada bulunan su “saf su” değildir. Yer altı sularının ana kaynağı olan yağmur veya kar, her zaman az miktarda erimiş mineraller, gazlar ve “kirleticiler” içerir. Yüzey sularına oranla daha fazla mineral içeren yer altı suları, içerisinden geçtiği materyallerin özelliklerini kazanır.

Netice olarak yer altı sularında bulunan kimyasal elementler, suyun içme-kullanma, sanayi ve tarımsal amaçlı olmak üzere kullanım türlerini belirler. Yani farklı kalitedeki sular, farklı amaçlar için kullanılır.

Yer altı suyu, dünyamızın gözlemlenemeyen saklı hazinelerinden biridir. Doğanın kendini bir şekilde koruduğu ve temiz kaldığı uzunca bir süredir düşünülse de durumun çok daha farklı boyutları olduğu da bir süredir gündemde olan bir konu. Bilinçlendirme çabaları kadar koruma çabaları da aslına bakarsanız son sürat devam ediyor. Fakat bireysel olarak biz bilinçli olmadıkça tek taraflı çabalar nafile. Yer altı suyu kirliliğinin nedenleri insanlar tarafından yapılan aktiviteler kadar çeşitli ve fazla. Bu aktivitelerin sebep olduğu tehlikelerin fark edilmesi ise çevresel etkilerinin ortaya çıkması kadar yavaş oluyor. Bu kirleticilerin başında organik kimyasallar, tarım ilaçları, ağır metaller, nitrat, bakteri ve virüsler yer alıyor.

Kirli sularla insan ve hayvan sağlığı ile birlikte bitkilerin hayatları da tehlikeye giriyor. Birçok bulaşıcı ve salgın hastalığın kaynağı hastalık yapan mikro organizmalar içeren su kaynaklarıdır. Bu sebeple suların temiz tutulması veya temizlenmesi gerekiyor. Bu işlemin yapılmaması ya da yetersiz kalması halinde çeşitli salgın hastalıklar da insan sağlığını tehdit ediyor.

 “Önlem tedaviden iyidir.” sözünden yola çıkarsak yer altı suyunun korunmasına yönelik bir takım tedbirler alabiliriz.

- Canlı artıklarının sulara atılmaması,

- Sentetik deterjanlı suların bir yerde toplanması,

- Tarımda kullanılan ilaçların ve gübrelerin sulara karışmasının önlenmesi,

- Sanayi atık ve atık sularının suları kirletmesinin önlenmesi,

- Su kaynakları çevresinin temiz tutulması,

- Çöp ve diğer atıkların sulara bırakılmaması kişisel tedbirlerden birkaçı…

Yeşil Dünyamız’ın bu hafta da sonuna geldik. Önümüzdeki hafta görüşünceye dek hoşça kalın.

 

PAYLAŞ
DEĞERLENDİRİN
YORUM YAP