Canlı Yayın
Dinlediğini Paylaş

Yeşil Dünyamız

                                                                                 İklim Değişikliği

Dünyamızın sonsuz bir kaynak olmadığı bilincinden yola çıkarak hazırladığımız ‘Yeşil Dünyamız’ programımıza hoş geldiniz. Bu hafta iklim değişikliğinin dolaylı yoldan alışkanlıklarımızı nasıl etkileyeceğine dikkat çekmek istiyoruz. 

Yaklaşık 4,5 milyar yıllık yaşamında dünyanın iklimi defalarca değişti. Sağlıklı bir yaşam sürebilmemiz için gereken her şey çevre ve iklime bağlı.

İklim değişikliğinin etkilerini; eriyen buzullarda, parçalanan kutup kütlelerinde, yükselen su seviyelerinde, değişen ekosistemlerde, artan doğa felaketlerinde ve ölümcül sıcak hava dalgalarında görebiliyoruz. 

1990'lar bin yılın en sıcak on yılı, 1998 yılı ise bin yılın en sıcak yılı oldu. 2011'in ilk 6 ayı, en sıcak dönem olarak kayıtlara geçti. En büyük sebep fosil yakıtlar olarak açıklandı. Geçtiğimiz 30 yıl içinde, toplam kuraklık yaşanma sıklığı ikiye katlandı. Bunun dışında arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayi süreçleri de atmosfere salınan sera gazı birikimini artırdı.

Bilim adamlarına göre insan kaynaklı sera gazı salınımı azaltılmazsa birçok alışkanlığımıza veda etmek zorunda kalacağız.

Mesela; kahve. Artan sıcaklıklar, kahve çekirdeklerinin gelişmesini engelleyen mantarın yaygınlaşmasına neden oluyor. İngiltere’deki Botanik Birliğinin araştırmasına göre, dünyanın en çok tüketilen kahve çekirdeği “Arabika”, 70 yıl içinde yok olabilir. 

Havaların yeteri kadar soğuk olmaması, elmaların geleceğini de tehlikeye atıyor. Japon bilim adamları, günümüzde yetişen elmaları geçmiştekilerle karşılaştırdı. Test sonuçlarına göre, elmalar artık daha yumuşak ve elmalara tadını veren malik asit konsantrasyonu gittikçe azalıyor. Bu, artan sıcaklıkların elmaları gereken zamandan çok daha erken olgunlaştırmasının bir sonucu.

Hepimiz yeşil alanlarda yürüyüş yapmayı severiz değil mi? Hafta sonlarında veya tatillerde yapılacak en güzel faaliyetlerden birisidir. Araştırmalar da doğa ile iç içe olmanın insan psikolojisini rahatlattığını kanıtlıyor. Ancak yüksek sıcaklıkların ve artan karbondioksit seviyelerinin doğaya negatif bir etkisi var: Zehirli sarmaşık ve kene tehdidi. 1940’lı yıllarda yayılan kene kaynaklı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı, birçok ülkede tehdit unsuru oldu. 

Dünyanın dört bir yanında kullanılan kırmızıbiber de bu durumdan etkilenebilecek gıdaların başında geliyor. Çoğunlukla sıcaklık değişimlerine hassas bölgelerde yetiştirilen kırmızıbiberler ya kuralık ya sel ya da fırtınaların etkisi altında tahrip oluyor. Ekinleri zarar gören çiftçiler,  çözümü hormon kullanımında ararsa sağlık açısından başka bir facia tetiklenmiş oluyor. 

Balıkçılık masallarda kalabilir…

Deniz milyonlarca yıldır birçok canlı türü için temel besin kaynaklarına ev sahipliği yapıyor. Özellikle insanların en eski çağlardan bu yana gıda ve gelir sağlamak için kullandığı geçim kaynaklarından biri. Dünya üzerinde geçimini balıkçılık ile sağlayan kesimlerin % 85,5’i Asya’da, % 9,3’ü ise Afrika’da bulunuyor. Bu bölgeler ise deniz seviyesinin yükselmesinden en çok etkilenen kıyılar olarak dikkat çekiyor. Ayrıca 200 milyon insan geçimini küçük ölçekli balıkçılık ile sağlıyor. 

Çikolatayı sevmeyen var mı?

Sevmeyenler olabilir ancak çikolata da sıcağı sevmiyor. 2011 yılında yayınlanan bir rapora göre 2030-2050 yılları arasında artan sıcaklıklar nedeniyle kakao üretimi ciddi ölçüde azalacak. Çikolatanın ana hammaddesi olan kakao, aynı zamanda sıcaklık değişimlerine çok hassas bir bitki. Sıcaklıklarda en ufak bir artış bile doğrudan olarak kakao ekinlerinin sonuna neden olabiliyor. 

Sevgili dinleyiciler, dünyamızın sonsuz bir kaynak olmadığını anlatmaya çalıştığımız programımızın bu hafta da sonuna geldik. Haftaya bambaşka bir konuyla karşınızda olmak ümidiyle, sağlıcakla kalın.

PAYLAŞ
DEĞERLENDİRİN
YORUM YAP