Canlı Yayın
Dinlediğini Paylaş
Anasayfa Programlar Karagöz ve Hacivat ile Atasözlerimiz Karagöz ve Hacivat ile Atasözlerimiz

Karagöz ve Hacivat ile Atasözlerimiz

                                                                                    4.BÖLÜM 

                                                                         Off hay hak

                                                                         Aman aman ben yandım bir amortiye aldandım

                                                                         Sen sen ol alın terine güven,  odur seni yücelten..

 

HACİVAT: Yar bana bir eğlence, yar bana bir eğlence.

KARAGÖZ: Çok sevindim Hacivat, seni burada görünce.

HACİVAT: Hanım yapmış. Sana ayran getirdim. Al şu ayranı, ısınmadan iç Karagöz’üm!

KARAGÖZ: Ben söz dinlerim Hacivat. (Ayranı içer) Lıkır lıkır lıkır…

HACİVAT: Aman yavaş ol, başımıza iş çıkarma!

KARAGÖZ: Köftehor, emeğin para boşa gitmesin diye ayranı son damlasına kadar içiyorum.

HACİVAT: Hah hah hah… Neredeyse bardağı da içeceksin!

KARAGÖZ: Oooohh, yorgunluğun üstüne iyi oldu doğrusu. Allah kesene bereket versin!

HACİVAT: Afiyet olsun Karagöz’üm, ama ne yaptın da bu kadar yoruldun?

KARAGÖZ: Bilmiyor musun? Bir gün çalışıp üç gün iş arıyorum. Bugün epey uzaklara gittim.

HACİVAT: Tabii efendim, aramadan iş bulunur mu?

KARAGÖZ: Ama artık iş aramayacağım Hacı Cavcav!

HACİVAT: Delirdin mi! Ailece açlıktan ölürsünüz.

KARAGÖZ: Hem çalışmayacağım hem de açlıktan ölmeyeceğiz.

HACİVAT: Bir yerden miras mı geldi?

KARAGÖZ: Piyaz gelmedi, yanında cacıkla kuru fasulyeli pilav geldi.

HACİVAT: Canım şakayı bırak! İnsanın çalışmadan yaşaması için eline büyük bir para geçmesi lâzım meselâ piyango bileti…

KARAGÖZ: İşte şimdi bildin Hacı Cavcav!

HACİVAT: Karagöz’üm doğru mu söylüyorsun? Yani sana piyangodan büyük ikramiye mi çıktı?

KARAGÖZ: Hay hay, çıktı ya!..

HACİVAT: Bak bu güzel habere senden çok sevindim.

KARAGÖZ: Eksik olma! İstersen sana da sermâye veririm.

HACİVAT: Hazır para çabuk biter.  Önce sen kendine bir dükkân açıver!

KARAGÖZ: Doğru söyledin Hacı Cavcav. Ama önce gidip parayı alalım.

HACİVAT: Tabi ya, parasız dükkân olmaz.

KARAGÖZ: Olmaz ya… Ama parayı almaya beraber gidelim. Sen gel benimle Hacı Cavcav. Para saymasını bilmiyorum ben, kandırırlar hemen.

HACİVAT: Gelirim Karagöz’üm. Ama parayı dikkatli harca, budur sana ilk sözüm.

KARAGÖZ: Haklısın Hacivat. Gider parayı alırız. Akşama dükkân açarız. Dükkana fıstık, baklava, lokum alırız. Her gün sabah akşam yer içer eğleniriz. Kalanı satar, sonra da batarız.

HACİVAT: Yani parayı çarçur ederiz.

KARAGÖZ: Evet Hacivat. Çarçur ederiz.

HACİVAT: Daha şimdi ne söyledim Karagöz’üm.

KARAGÖZ: Parayı dikkatli harca dedin. Tama işte dikkatle harcayalım. Fıstığın, lokumun en iyisini alalım. Baklavalar çıtır çıtır olsun, ağzımızda dağılsın.

HACİVAT: Karagöz’üm paralandın amma, diyorum ki biraz da akıllansan.

KARAGÖZ: Ne yapsam?

HACİVAT: Akıllansan diyorum Karagöz’üm, akıllansan.

KARAGÖZ: Akıllıyım zaten ben Hacivat. Ama bizim hanım benden akıllı çıktı. Onun sayesinde daha parayı almadan harcamaya başladık!

HACİVAT: O nasıl oluyor Karagöz’üm?

KARAGÖZ:  Çok güzel oluyor. Mahalleye Karagöz’e piyango çıktı diye haber salmış. Kime gitsek dükkâna davet ediyor, al sonra verirsin, diyor. Bizim oğlana bisiklet aldık, eve yeni eşyalar, bana da altın kaplamalı bir dolmakalem aldım.

HACİVAT: Alışveriş iyi de, sen okuma yazma bilmeden bu kalemi neden alıyorsun onu anlayamadım?

KARAGÖZ: Köftehor, öğreneceğim ya!..

HACİVAT: İnşallah Karagöz’üm.

KARAGÖZ: Bugün yine çarşıya çıkacağız. Hanıma bulaşık makinesi, oğluma daktilo…

HACİVAT: Oldu olacak, buzdolabınızı da değiştirip iki kapılısını alın!

KARAGÖZ: Hay hay… Ama biz yeni gelecek kapısız, dört pencereli buzdolabı alacağız.

HACİVAT: Karagöz’üm?...

KARAGÖZ: Söyle Hacivat!

HACİVAT: Sen bu bileti hangi para ile almıştın?

KARAGÖZ: Ben almadım ki…

HACİVAT: Almadığın bilete nasıl para çıkıyor?

KARAGÖZ: Geçen gün Manav Süleyman verdi. “Bu bilette para var ama gidip alacak zamanım yok… Al bileti, parası senin olsun!” dedi.

HACİVAT: Allah Allah!.. Hiç böyle şey duymamıştım. Pekâlâ, ne kadar para çıkmış?

KARAGÖZ: Bilmiyorum ama… Manav beni kandırmasın diye kahvehanede çaycıya sordum. Gazeteye baktı. “Verdiğin para boşa gitmemiş!” dedi.

HACİVAT: Çok iyi ama anlayamadım, para çıktığını bile bile bileti sana neden veriyorlar. Hımm… Tabii ya az para çıktı da ondan…

KARAGÖZ: Köftehor, az para olur mu, amorti çıkmış…

HACİVAT: Tühhh, Allah iyiliğini versin! Kepaze oldun!

KARAGÖZ: Pataklarım ha, şempanze neden olacakmışım?

HACİVAT: Şempanze demedim Karagöz’üm, kepaze dedim.

KARAGÖZ: Neyse ne! Sen paradan haber ver.

HACİVAT: Karagöz’üm bu bilete para çıkmış çıkmasına da, bu para ancak birkaç gün yeter sana.

KARAGÖZ: Ne diyorsun sen Hacı Cavcav! Bittim ben, ah ah ah. Vah vah vah… Ben şimdi ne ederim? Onca eşyanın parasını nasıl öderim?

HACİVAT: Ağlama Karagöz’üm, artık ağlamak para etmez.

KARAGÖZ: O zaman biraz da güleyim. Belki o para eder. Ha ha ha… He he he…

HACİVAT: Ne yapıyorsun Karagöz’üm. Gülmesene.

KARAGÖZ: Ah ah ah… Vah vah vah… Off amann…

HACİVAT: Ne yapıyorsun Karagöz’üm!

KARAGÖZ: Gülme dedin ya… Bu sefer de ağlıyorum işte. Bir karar artık Hacivat! Ne yapacağımı şaşırdım. Pataklarım ha…

HACİVAT: Sakin ol Karagöz’üm. Ağlamak para etmez, diyordum. Üzüldün ya…

KARAGÖZ: He ya, çok üzüldüm. Vah vah vah…

HACİVAT: Yani şu ki Karagöz’üm, üzülmenin sızlanmanın bir faydası yok, diyorum sadece.

KARAGÖZ: Bir akıl ver öyleyse!

HACİVAT: Hacivat’ta akıldan bol ne var. Git hemen aldığın eşyaları geri ver!

KARAGÖZ: Altın dolma kalemi de mi?

HACİVAT: İlk önce onu cancağızım, ilk önce onu.

KARAGÖZ: Tam da okumayı sökecektim, sonra altın dolma kalemimle yazacaktım. Şiirler, romanlar düzecektim.

HACİVAT: Edebiyat dünyası senden yoksun kalacak desene.

(Birlikte gülerler…)

                                                                              -4.Bölüm Sonu-

PAYLAŞ
DEĞERLENDİRİN
YORUM YAP