
Kitap Ayracı
KİTAP AYRACI
-Radyo Tiyatrosu-
1.Bölüm
Alper: Hoş geldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim?
Yusuf: (Çekingen bir şekilde) Hoş bulduk. Ben kitaplara bakıyordum.
Alper: Buyurun, rahat olun. Ne tür kitaplara bakıyorsunuz?
Yusuf: Şiir.
Alper: Bakın hemen sağ tarafınızda şiir kitapları. Nerelisiniz?
Yusuf: Fas.
Alper: Hangi şehrinden?
Yusuf: Marakeş.
Alper: Kırmızı Şehir’densiniz demek.
Yusuf: (Şaşırarak) Nerden biliyorsunuz?
Alper: Sessiz dostlarımdan… Kitaplardan yani. Bakın! Bu kitapların hepsi benim dostumdur. Öylece durup zamana meydan okurlar. İlgilenirseniz onlarla size neler neler anlatırlar. Marakeş’te Sesler diye bir kitap var, okudunuz mu?
Yusuf: Hayır, okumadım.
Alper: Elias Canetti bu kitapta kadim şehriniz Marakeş’i anlamaya çalışır. Marakeş’in gündelik hayatı, çarşıları, türbeleri, dilencileri, develeri, sözlü kültürü; insanlarındaki o renklilik, canlılık, doğallık; kısacası Marakeş’te yaşamın ritmi hayrete düşürür Canetti’yi.
Yusuf: Çok merak ettim. Hemen alıp okuyacağım.
Alper: Marakeş’in anlamı ne?
Yusuf: Tanrının Ülkesi anlamına geliyor. Berberice bir kelime.
Alper: E… Şimdi söyleyin bakalım, neden geldiniz Tanrının Ülkesi’nden Medeniyetlerin Beşiği Anadolu’ya?
Yusuf: Tanışmak için.
Alper: Kiminle tanışmak için?
Yusuf: Yunus Emre’nin torunlarıyla tanışmak için.
Alper: (Şaşırarak) Yunus’u nereden biliyorsunuz siz?
Yusuf: Ben Arapça ve Fransızca biliyorum. Bir gün Marakeş’te sizinki gibi bir sahafta Fransızca bir kitap gördüm. Üzerinde Yunus Emre Divanı yazıyordu. Kitabı açtım ve ilk şiiri okudum.
Alper: Bildik gelenler geçtiler gördük konanlar göçtüler / Aşk şarabın içen canlar uymaz göçmeye konmaya.
Yusuf: Aa… Ezbere biliyorsunuz.
Alper: Niye şaşırıyorsunuz? Yunus bu! Sizi ta Kuzey Afrika’dan alır buraya getirir, bize de aşk diyarını gezdirir. Sonra ne oldu, anlatın lütfen.
Yusuf: Sonra… (Güler) Kitabı elimden bırakamadım. Kitaptaki bütün şiirleri okudum. Yunus Emre’yi araştırdım. İlahilerini dinledim. Çok etkilendim. Yunus Emre’yi aslından okumaya, buraya gelip bu kültürü tanımaya, Yunus’un torunlarıyla tanışmaya karar verdim.
Alper: Sevdiniz mi Yunus’un torunlarını?
Yusuf: Evet. Bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını seviyorum.
Alper: Ee… Peki nasıl yaşıyorsunuz, nerede kalıyorsunuz?
Yusuf: Bir yıl sadece Türkçe kursuna gittim. Çok güzel geçti. Ama param bitmişti. İyi tarafı artık Türkçe biliyordum. Tercüme bürolarına başvurdum ve tercüme yapmaya başladım. Kalan zamanlarımda turistlere rehberlik de yapıyorum.
Alper: Çok güzel. O zaman artık buralardasın.
Yusuf: Evet. Öyle gözüküyor.
Alper: Ben adınızı sormayı unuttum.
Yusuf: Benim adım Yusuf. Sizin adınız ne?
Alper: Benim adım da Alper.
Yusuf: Çok memnun oldum. (Hareketlenir)
Alper: Ben de Yusuf. Gidiyor musun yoksa?
Yusuf: Şey… Ben aslında sizden kitap almaya gelmiştim. Bana birkaç kitap tavsiye edebilir misiniz?
Alper: Olur tabi, memnuniyetle. Şiir sever misin?
Yusuf: Evet, şiiri çok severim. Kendim de küçük şiirler yazıyorum.
Alper: Çok güzel. Ben, mesela Sezai Karakoç’un şiirlerini çok severim. Sana da tavsiye ederim. Bence bugünün Yunus Emre’si odur. Türkiye’nin en önemli şairlerinden ve düşünürlerinden birisidir. Yaklaşık 60 kitabı var.
Yusuf: Çok merak ettim. Kitaplarını görebilir miyim? Ne tarafta?
Alper: Sezai Karakoç’un tüm kitapları şu iki rafta. Bak hemen şurada.
Yusuf: Başlangıç için hangi kitabını önerirsiniz?
Alper: Ben Şahdamar-Körfez-Sesler kitabını çok severim. Bak sana Köşe şiirinden küçük bir bölüm okuyayım:
Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir
Sen kaç köşeli yıldızsın
Fabrika dumanlarında resmin
Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
Hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun
Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Sen kaç köşeli yıldızsın
Alper: Nasıl, beğendin mi? Bu şiirin ilk bölümü.
Yusuf: Çok güzel bir şiir, çok beğendim. Bu kitabı alabilir miyim? Fiyatı ne kadar?
Alper: Bu kitap benim sana hediyem olsun.
Yusuf: Sağ olun ama kabul edemem.
Alper: Lütfen kabul et. Sadece küçük bir hediye.
Yusuf: Peki çok teşekkür ederim. Tanıştığıma çok memnun oldum.
Alper: Ben de Yusuf, ben de çok memnun oldum. O şiirleri oku, bir dahaki gelişinde Sezai Karakoç’u konuşalım olur mu?
Yusuf: Peki olur. Tekrar çok teşekkür ederim. Allahaısmarladık.
Alper: Güle güle Yusuf.
-1.Bölüm Sonu-
ya biraz daha hareketli başlayabilirdi ya da önce suskunluk ve rafların arasında bakınırken kırık bir Türkçeyle bir YUNUS şiiri duyularak başlayabilirdi olaylar. daha etkili olurdu diye düşünüyorum.
Yanıt:
Olabilir tabi ki... Neden olmasın. İlginize teşekkür ederiz.