Canlı Yayın
Dinlediğini Paylaş

Yeşil Dünyamız

Merhaba sevgili çevre dostları!

Bu hafta, suların ve denizlerin hızla kirlenmesinin ileride önlenemeyecek çevre kirliliklerinin oluşmasına sebep olduğu bilinciyle yola çıktık. Konu başlığımızı ise “deniz kirliliği” olarak belirledik.

Deniz; kokusu, tuzu, sahile vuruşu, huzuru ve birçok canlıya yuva oluşu ile yakıştırıldığı mavi ya da yeşil renkten çok daha fazlası aslında.  Hiç görmemiş, dokunmamış olsak bile muhakkak bir hikâyede geçmiştir adı. Çünkü deniz, insanın varoluşundan bu yana medeniyetin ilerleyişinde çok önemli bir rol üstlenmiştir. Bu da yetmemiş; insanı beslemiş, zengin bir besin kaynağı olmuştur. Bu arada hep daha fazlasını isteyen insanlar için eğlence kaynağı da olmuştur. 

Peki, o bize bunca güzellik ve bereket vaat ederken biz ne yapmışız? Onun oksijen miktarını azaltarak barındırdığı canlılığı yok edecek ve doğanın dengesini bozacak birçok şey yapmışız. Buradan hareketle deniz kirliliğinin sebeplerini şu başlıklar altında toplayabiliriz:

-Deniz kıyısına kurulmuş olan şehirler,

-Deniz kıyısında yer alan sanayi tesisleri,

-Deniz ve okyanuslarda kurulu bulunan petrol platformları ve boru hatları,

- Hava ve deniz yolunu kullanan araçlar,

-Gemi kazaları (özellikle petrol taşıyan gemilerin yaptığı kazalar),

-İnsan eli ile yapılan kasıtlı ya da bilgisizlikten kaynaklı kirletmeler.

Artan dünya nüfusunun ve tüketim çılgınlığının sonucunda ortaya çıkan ve baş edilmesi gereken şeylerden birisi çöpler... Her yıl 6,5 milyon ton çöp herhangi bir işleme tabi tutulmadan okyanuslara dökülüyor. Bu çöplerin çok az bir kısmı arıtılıyor. Denizler, bir konserve kutusunu 50, alüminyum ambalajı 200, cam şişeyi 600 yılda yok edebiliyor.

Öte yandan, geri dönüşüm kutularına atmadığımız her pet şişe, pil ve özellikle ilaçlar dolaylı yoldan deniz kirliliğine yol açıyor. Gerektiği gibi arıtılmadan çöpe giden atıklar zamanla yer altı sularına karışıyor ve denizlere kadar ulaşıyor. Sonuç: denizlerimiz kirleniyor.  

 

Tarım ve hayvancılık faaliyetleri sırasında özellikle kimyasal madde kullanımı ile çevreyi ciddi anlamda kirletiyoruz. Azotlu gübre gereğinden fazla kullanıldığında bu azot yağmur ve sulama yoluyla toprağa karışıyor, buradan göl ve denizlere ulaşıyor. Şahit olduğumuz toplu balık ölümleri işte bunun sonucu. Daha iyi anlaşılması açısından süreçten bahsedelim. Söz konusu azot, denizlere ulaşmadan önce bir gölet veya nehre uğruyor. Buralarda güneş ışınlarına maruz kalınca fotosentez yapan canlıların nüfusunu artırıyor. Buna “alg patlaması” deniyor. Algler, güneşin batması ile birlikte oksijen üretmek yerine karbondioksit üretmeye başlıyorlar. Neredeyse sudaki bütün oksijeni tüketerek balık ve yengeç gibi canlıların toplu ölümüne; tabandaki bitkilerin de güneş ışını almalarını engelleyerek çürümelerine neden oluyorlar. Bu bitkiler çürürken karbondioksit üretimini artırdığından o suda neredeyse hiç canlı kalmıyor.

Turizm faaliyetleri de denizleri kirleten bir başka unsur olarak karşımıza çıkıyor. Ziyaretçi sayısının artması atık miktarının da artmasına neden oluyor. Arıtma tesisi olmayan işletmelerin bu atıkları denize boşaltmaları kirliliğe neden oluyor. Bu kirlilik “deniz yosunlarını” azaltarak kaplumbağaların barınmalarına engel teşkil ediyor. Ayrıca plajlara bırakılan plastik çöplere takılan veya plastik torbaları “denizanası” zanneden kaplumbağalar yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalıyorlar. 

Denizlerin kirlenme nedenlerini burada noktalıyoruz. Çünkü bu kadarı dahi diğer olumsuzlukların neler olabileceği hakkında fikir verecektir. Bu konuda yapılabilecekler neler bunları belirterek bu haftaki programımızı da noktalayalım.

İşte amatör denizcilerden tavsiyeler:

Denize asla çöp atmayalım. Yakıt alırken veya motor yağını değiştirirken denize mazot, benzin ya da yağ dökülmesini önlemek için her türlü önlemi alalım. Limandayken, mümkün olduğunca karadaki tuvaletleri kullanalım. Sahilde pis su toplama tankı varsa teknemizdeki pis suyun sahildeki tanka pompalanmasını sağlayalım. Seyirde yunus ve balina gibi deniz canlıları gördüğümüzde onlara zarar vermemek için yavaşlayalım ve yetkililere haber verelim. Dip yapısına zarar vermemek için demir yerimizi dikkatle seçelim ve deniz çayırlarına demir atalım. Fosfat oranı düşük, çevreye zararı azaltılmış deterjanlar kullanalım.

Diğer tavsiyeler ise şöyle:

Doğa dostu işletmeleri destekleyelim. Bir ürün satın alırken doğa dostu olup olmadığını sorgulayalım. Yetkililere ve dalış kulüplerine deniz çayırları, kumsallar ve diğer yaşam alanlarının korunması yönünde neler yaptıklarını soralım. Deniz kabuklarını, mercanları ve benzerlerini koleksiyon amacıyla toplamayalım. Dalış yapıyorsak, deniz hayvanlarına dokunmadan dalalım.

Balıkçılıkla ilgili oluşturulan yasalara ve ilgili bölgesel kuruluşlardan yapılan tavsiyelere uyalım. Balık avlarken kurşun ağırlıklı oltalar kullanmayalım, çünkü kurşun zehirli bir kimyasaldır. Terkedilmiş oltaları, ağları ve ağırlıkları yaban hayatına zarar vermemesi için doğadan uzaklaştıralım. Kirlilik, hayvan ölümleri gibi olağandışı durumlarla karşılaştığınızda yetkilileri bilgilendirelim.

Bitti mi, hayır. Devam ediyoruz.

Banyo yapmaktansa duş alalım. Kişisel bakım ürünleri ve deterjan kullanımımızı azaltalım. Otelde çarşaf ve havlularımızı yeniden kullanarak, deterjan ve su tüketiminin azaltılmasına destek olalım.  Okuduğunuz gazete ve dergileri başkalarıyla paylaşalım. Tren, otobüs, bisiklet gibi ulaşım araçlarını kullanalım.

Özellikle Mayıs başından Eylül sonuna kadar deniz kaplumbağası yuvalama kumsallarında geceleri ateş yakmayalım. Kumsaldan itibaren 1 mil içerisinde sürat tekneleriyle saatte 5 milin üzerinde hız yapmayalım. Çünkü üreme mevsiminde yüzeye yakın yüzen ve hava almak için yukarı çıkan deniz kaplumbağaları sürat teknelerinden kaçamazlar.

Çevremize karşı sorumlu davranmadığımız takdirde mükemmel bir denge içerisinde yaratılan evrene zarar veriyoruz. Var olan güzelliklere ve nimetlere sahip çıkabilmek ümidiyle, sağlıcakla kalın.

 

PAYLAŞ
DEĞERLENDİRİN
YORUM YAP